TÜRKİYE’DE BİR DEĞİŞİM OLACAKSA HALKLA EMEKÇİLERLE BİRLİKTE OLACAK
TİP’Lİ ÖĞRENCİLER Bursa Sorumlusu Eray Kılıç ile TİP gençliğini, Can Atalay’ı ve Bursa’da, Türkiye’de ki solun, gençliğin durumunu, seçim sonuçlarını konuştuk.
SAVAŞ ESEN
Türkiye’de gençlerin artık okurken çalışmak zorunda olduğunu vurgulayan Kılıç, gençlerin daha çok siyasete girmesi gerektiğine dikkat çekti.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Eray Kılıç. Yirmi beş yaşındayım. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenciyim. Bir süredir Tipli Öğrencilerin sorumluluğunu yürütüyorum. Bursalıyım. Kendi şehrimde gençlik mücadelesini yürütmeye çalışıyorum. Bunları söyleyebilirim.
Bir genç olarak neden TİP?
Aslında yalnızca genç olarak değil. Türkiye İşçi Partisi’nin Türkiye’de vaat ettiği bir şey var. Yani sistem dışı bir muhalefet ve bir mücadele hedefliyor. Bunu örgütlemeye çalışıyor. Ve şimdiye kadar var olan anlayışların aksine kitleselleşme yolunda adım atan bir parti oldu. Tarihsel TİP’inde getirdiği o birikim göz önüne alındığında açıkçası bir genç olarak bizim dönemimizde de böyle bir hareketin filizlenebileceğine dair bir umut taşıdım ve bu nedenle kurulduğu dönemdir 2018 Nisan ayı gibi Türkiye İşçi Partisi’ne katıldım. Bir genç olarak neden diye sorarsak yargıya bakacak olursak zaten biz genç bir partiyiz aslında. En yaşlı milletvekilimiz Ahmet Şık. Merkez Yürütme Kurulumuz Parti meclisimiz, üyelerimiz büyük çoğunluğu genç. Dolayısıyla biz burada genç ekip ile gençlik mücadelesini dürüstçe bir çalışma yürütüyoruz. Türkiye’de gençliğin bir mücadele dinamiği de değişmeye başladı. 1980 öncesinde ya da sonrasında da aslında AKP’ye kadar belki daha ziyade bir özgürlük, eşitlik mücadelesi üzerinden, gençlik kendine var ediyordu. Tabii ki yani ‘’işçi gençlik el ele’’ söylemiyle bildiğimiz o 68 kuşağının dünyadaki eylemliklerinin yanı sıra Türkiye’de ayrıca bir de solla buluşarak sosyalizmle birlikte hareket ederekbir figür olarak ön plana çıkmasından sonra bu şekilde devam ede geldi. Hatta daha öncesinde Deniz Gezmiş savunmasında Türkiye’de öğrenci olaylarını 1908’e kadar, eskiye gidersek Abdülhamit dönemine kadar ve Sultan Abdülhamid’in tıbbi talebelerine Sarayburnu’ndan denize attığı tarihten itibaren Türkiye’de öğrenci olayları devam edegelmiştir diye açıklar. Zaten böyle bir damar vardı. Bugün biraz daha farklı öğrencinin çoğu gencin artık eğitimden ziyade, yani bunların hepsi temel dertler olarak yine duruyor. Eğitim, laiklik, eşitlik, özgürlük. Bunların hepsi yine var. Ne yaptık bunun yanı sıra artık ekonomik talepler de çok daha can yakıcı olmaya başladı. Ya her zaman vardı işte yemekhane eylemlikleri, boykotlar, fiyatlara dönük tepkiler, eylemsellikler. Evetama artık öğrencilerin gitgide okumak için çalışmak zorunda olduğu bir dönemdeyiz. Bizim çoğu liseli üyelerimiz var, liseli arkadaşlarımız var. Diğer yapılarda olan ya da dışarıda gördüğümüz konuştuğumuz çoğu insan düşünüyoruz. Liselerin bile artık vücut bir kısmı açık liseye geçmeye başladı, her okulda ve sosyal bilimlerde böyle çeşitli uçlarda bilinen Anadolu Liselerinde böyle maalesef.Artık açık liseye geçip çalışarak oradan eğitim dışardan sürdürüp bir ekonomik katkı sunmaya çalışıyor ailesine. Bugün üniversite öğrencilerinin özellikle 3’te 1’i çalışıyor. Hatta bu oran %40’a kadar dayandı.
Dolayısıyla işçi öğrenci gibi bir kavramı geldiği ve insanlar çok daha genç yaşlarda kişileştiği bir dönem içerisinde olduğumuzdan doğrudan artık işçi mücadelesinin içerisinde gençliğin mücadelesine destek veren bir şey olarak değil de doğrudan gençliğin işçi mücadelesinin içinde çok daha net görebiliyoruz artık.
Bursa’da Tip’in gidişatından durumdan bahseder misiniz?
2018 yılında kurulduktan sonra ufak ufak büyümeye başladık 2021’den itibaren bir nevi ayaklarımızyere basmaya başladı. Biraz daha komitemizi çıkartmışve o dönemden beridir de büyüyerek mücadelemizi sürdürüyoruz.Artık yerellerde de daha da güçlenmeye başladık.Sadece tabii şehir merkezinde değil. Çeşitli ilçelerde de İnegöl’de Karacabey’de, Kemalpaşa’da pek çok ilçede Orhangazi’de mesela çalışmalarımızı ilerletiyoruz. Halkımızdan bir ilgi var. Bunun farkındayız. Bu insanlarla mücadeleyi büyütmek istiyoruz. Aslında ve bu konuda güzel gidiyoruz şu anda.
TİP’in Bursa’daki seçim sonucunu nasıl yorumluyorsunuz? İstediğiniz ölçüde mi?
Türkiye genelinde aslında bir sıkıntımız oldu bizim. Bu oy bölüyor gibi ya da stratejik oy gibi belli başlı söylemler oldu. Bu bizi olumsuz etkiledi. Yani hatta alabileceğimiz birkaç vekillik daha bu nedenle çok ufak farklarla işte Antalya’da, İstanbul’da, İzmir’de ufak ufak devamında zaten ancak Bursa’da da yakın bir oy aldık. Ve bunun da aslında çoğu gençlik ya gençliğin yaşadığı bölgelerden. Oradaki mahallelerden, genç duruşun yoğun olduğu mahallelerden de iyi bir oy aldık. Aslında az önce sorduğunuz o soruya da biraz hani neden. Özellikle genç işçilerden bize dönük bir talep olduğunu gördük. Yani ilgi olduğunu gördük. Bursa’da veya Türkiye’de yıllar sonra ilk defa bir sosyalist tarzı artık hani virgül gibi hani formalite icabı seçime girmiş bir parti gibi değil de ben doğrudan gayet vekil çıkarabildiğini gösterdik. Öyle bir gerçekliği olan bir şekilde öne çıktı ve bunu başardık. Yani Türkiye’de bir hat çizdik. Bir not oluşturduk. zaten seçim döneminde de kırmızı çizgilerimiz diye açıkladığımız, sıkıntılarımız var mı? Biz orada bir kırmızı çizgili bir hat belirledik. Türkiye’de sosyalistler olarak mücadelemizi sadece tabii ki parlamentoda değil yerelde de aynı şekilde elinden elimizden geldiğince yerel örgütlenmeyiön planda tutarak neticede parlamentomuzun için bir amaç değil bir araç. Yani Siyaset yürütebilmek için bir alan. Dolayısıyla burada da artık halk için daha gerçek, işçi sınıfı için daha da büyüyen, kitleselleşen bir yapı var. Kitleselleşme talebimizi söylediğimiz aslında böyle olacaktı.
TİP’in Türkiye genelinde aldığı oy ve çıkardığı 4 vekil hakkında düşünceleriniz neler?
Bu konuyu vekil sayısı üzerinden değil de biz hani geri kazanım elde ederek aslında yani çok fazla isim vardı. Adalet mücadelesi içerisinde bulunan yıllardır mücadelenin içerisinde olan çok fazla isim var. Bursa’da birinci sırada Hakan Hocamız vardı. Hakan Koçak. Kendisi Kocaeli Üniversitesi’nde sosyologdu. Kanun hükmünde kararname ile maalesef görevden alınan akademisyenlerden. Erhan abi var, Erhan İmdalı. Reno’da bu metal fırtına döneminde önemli kişilerden biriydi. Çeşitli bölgelerde işte İstanbul’da mesela Erkan Baş, Ahmet Şık, Mısra Öz gibi, kardeşinin mücadelesini veren Meryem Göktepe gibi Metin Göktepe’nin ablası. Kardeşinin mücadelesini veren pek çok isim vardı pek çok bölgede. Bizim amacımız bu insanlar aslında oraya taşımaktıve hatta bu az önce bahsettiğim strateji nedeniyle Antalya’da Yunus Başaran, bizimle de İrfan Değirmenci ve İstanbul’a da ama Anıl Denizciyaklaşık biner oyla maalesef ekibimiz vekilliği kaybettiler. Ufak farklarla.
Can Atalay aylardır içeride. Bu konuda neler söylersiniz?
Zaten az önce saydığımız isimlerin içerisinde de en bilinenlerinden. Çünkü yıllardır adalet mücadelesi yürüten bir insandı. Aladağkonusunda, Soma’da, Ermenek’te işte devamında pek çokyerde adalet mücadelesinin içerisinde bulundu. En son 2020’de Hendek’teki iş cinayetinde 7 işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetinde o işçilerin, ailelerin avukatlığını yeni üstlendi. Gezi davasında aynı zabıtalarından Dayanışmamasasının içerisindeydi ve pek çok yerde yine dayanışmadan bildiğimiz bir insandı. Nitekim son örneği 301 kişinin hayatını kaybettiği soma katliamında. İş cinayetinde o davanın iki tane avukatı vardı. Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay. Bugün ikisi de içerideler. Yani aslında adalet mücadelesi yürüten insanlar. Bugün Türkiye’de bununla yargılanmaktalar. Ya Can Atalay meselesinde de iki noktadan bakmakta bence fayda var. Bir bu adalet mücadelesi. Türkiye’de artık adalet iktidarın kendi istediğini, yapabildiği sürece mümkün ki daha geçtiğimiz haftalar geçtiğimiz günlerden birinin örnekleri ve en son işte yine cumartesi annelerine saldırıldı. Gözaltına alındı haftalardır. Bir saldırı var.
Toplumun her alanında artık bir adaletsizlik büyümüş durumda. Can Atay örneğini bir yandan buradan görmek lazım. Can Atalay sosyal medyada yeteri kadar yer veriliyor mu diye sorarsakYani sosyal medyada görebiliyoruz. Çeşitli basın yayın kuruluşlarında görebiliyoruz. Çeşitli sosyalist sol kamuoyunun içerisinde bulunan evrensel, ileri haber gibi sitelerde görüyoruz. Ama onun dışında yani güncelbilindik medya içerisinde pek fazla maalesef gündem olmuyor. Türkiye’nin pek çok noktasında ortak eş zamanlı basın açıklaması gerçekleştirdik. Yine zaten devam edeceğiz de birnöbet gerçekleştirdi vekil yoldaşlarımız. Yeşil sol partili dostlarımızla destek verdiler. Hatta Bursa’dan KayıhanPala’da oradaydı. O gün destek vermiştiYa da sosyal medyada çeşitli yapılar da var ama istediğimiz seviyede tabii ki değil şu an. Biz bunu yükseltmeye çalışıyoruz. İkinci meseleye de gelecek olursak iki yerden bakmakta fayda var demiş. Gezi davası, gezi duruşması. Malumunuz iktidar gezi parkıyla zaten kavga etmek yolunda bir adım atıyor. Yıllardır uykularını kaçırıyor birisi. Hepimizin bildiği gibi. Sürekli iktidarınya da yandaşların dibinde bir şey var. Gezi bir travma yarattı çünkü AKP’de. Çünkü net bir gerçeklik var. Türkiye’de bir değişim olacaksa halkla birlikte olacak. Kürt ve Türk yoksullarının emekçilerinin bir araya gelerek yani Türkiye’deki tüm halkların bir araya gelerek emekçilerin ortak mücadelesiyle bir şeyler değişecek. Gezi aslında bunu gösterdi. Yani yıllardır bu halk çok apolitik, işte yaprak kımıldamıyor sokakta denilen bir dönemde. Türkiye tarihinin en büyük ayaktan halk ayaklanması gerçekleşti. Yani iktidarın kaynaklarına göre bile 15 milyon insan sokaktaydı. Yani çok büyük bir eylemselhalk tepkisini göstermişti. Ancak işte bir şeylerin yani en azından somut olarak o dönemde değiştiremezsek de sonrasına dönük olarak birçok mesaj verdi. Yani Gezi’nin artık gezi öncesindeki gibi olmayacaktı Türkiye. Gezi sonrasında başka bir çift olacaktı aslında Türkiye İşçi Partisi de zaten biraz buraya oturuyor. Yani bu tez üzerine. Türkiye değişiyor. Gezi sonrası aynı kalmayacak ve bizim de bunu sahiplenmemiz lazım diyerek aslında biraz da yola çıktı. Haziran direnişinde dolayısıylasonuna kadar bu nedenle sahipleniyoruz ki Can Atalay da işte bunun sonucunda iktidarın bir intikam hırsıyla maalesef yani cezaevineatıldı. Geçtiğimiz yıl ve hala içeride tutulmaya devam ediliyor. Yani dördüncü Yargıtay Ceza Dairesi’ne en son birkaç gün önce başvurduyoldaşlarımız. Oradan da ret geldi. Sürekli olarak Yargıtay kararı içerisinde ellerinden geldikçe reddetmeye çalışıyorlarama benzer örnekler var geçmişte. Her türlü mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz bizler de.
Bursa’da gençlikte sol bilinci var mı?
Türkiye’nin genelinde bu konuda biraz bir eksikliğimiz var zaten. Yani şunu demeye çalışıyorum. Şimdi az önce bahsettiğimiz gibi Türkiye’de var olan süregelen bir gelenek vardı. Evet. Bir öğrencihareketi vardı. Yani bunu 68’de de başladı. Dediğim gibi az önce yani talebenize atılması işte İstanbul’da işgal sırasındaki protesto yürüyüşü yaptık. 28 Nisan verilen o mücadele 1960’da hemen ardından zaten 1968 kuşağına giden süreç ve beraberinde 68-78 kuşağı. 1980 darbesi şimdi şey denir, her şey sekseni yıkıyorlardı, denmesin. Ama 1980 darbesinden sonra bir gerileyiş oldu. Maalesef ki. Yani o nesillerin birbiriyle olan iletişimi koptu bir noktada. Ve sol aslında biraz daha geri çekildi. Şunu söylemekte fayda var. Mesela 89 Bahar eylemleri işte akabinde yine öğrenci hareket hislerinin biraz daha mücadelesi Gezi’yle birlikte zaten tavan yapması. Aslında OHAL sonrası daha da gitgide apolite apolitik etkileştirilmeye çalışan bir gençlik var. Örneğin artık üniversitede alınan kararlarda işte üniversite içerisinde siyasi bir şey yapmak yasak. Çoğu üniversitede böyle kararlar var. Gençliği uzaklaştırıp yani kendi istedikleri gibisoruşturmak istiyorlar ama yapamıyorlar. O bekledikleri kindar ve dinler nesli gerçekleştiremediler o hayallerini. Gençlik direniyor ve sol inişte yavaş yavaş oturmaya başladı bence. Yani ister istemez oturuyor. Çünkü tamam hani geçmişte olduğu gibi işte ben 2010’lu yılların başında lisedeydim. Tamam bizim dönemimizde daha şey bilinirdi gençler arasında işte lise öğrencilerine de. Deniz, Mahir gibi böyle İbo gibi figürler bilinirdi. İnsanları bir heyecan uyandırırdı. Sola bir yatkınlık uyandırırdı. Şu dönem daha da azaldığını görüyoruz amadediğim gibi mücadele dinamikleri de değiştiği için yani gençler artık yoksulluk üzerinden sistem sorgulamasını daha fazla yapıyorlar. Sınıfsal mücadeleye daha erken başlıyorlar. Yani sınıfın içerisinde çok daha erken giriyorlar. Dolayısıyla o bilinçle bence yeşermeye başlıyor yavaş yavaş. Tabii burada Türkiye’de bizlere çok görev düşüyor. Yani bizim bunu ilerletip, işte kitleselleştirip sosyalizmi bizim büyütmek için.
Peki neden sol tercih etmeliler insanlar?
Çok bilindik bir söz evet ama, güzel olan ne varsa soldadır. Evet bir anda böyle güzel olanlar varsa solda diyebiliriz aslında. Hani çok şeysloganvariolabilir ama özgürlük, eşitlik, adalet gibi taleplere baktığımızda zaten genel itibariyle solda. Yani bugün sol dediğimizde de insanların anlaması gereken şey nedir? EşitlikYa da işte işçi sınıfının mücadelesi ki bizim anladığımız sosyalizm dediğimiz şey. İşçi sınıfının mücadelesidir. Yani üretenlerin yönetime de söz sahibi olabilmesidir. Yani bugün Türkiye’de 44 kişinin servetiyleülkenin yarısını servetine hepsi aynı üst düzeyde. Yani gelir dağılımına bakıyoruz. Türkiye gitgide gelir dağılımında sürekli olarak en düşük düzeyde yer alan gayri gayrisafi yurt dışı hasılada en düşük pay alan yüzde ikisinin aldığı her seferinde gitgide düşüyor. Ama en çok %10’un her seferinde artıyor. Bütün dünya üzerinde bu oldu. Yani kapitalizmin sağın veya çeşitlietnik köken gibi dini mezhep gibi inançla birçok ayrımcılığın olduğu noktada eleştireceğiniz cinsel yönü, engel. Bunların hepsinin aslında ayrımcılığıyla sol mücadele ediyor. Biz de bugün bunun mücadelesini vermeye çalışıyoruz. Bugün ekolojik ekoloji mücadelesini sol veriyor. Çünkü sol vermek zorunda. Bugün dünya üzerinde işte eğer hepimiz evde suyu tasarruflu kullanabilirsek 4’te 1 oranında 5’te 1 tasarruf sağlayabiliriz deniyor. Bunun büyük çoğunluğu zaten şirketler kullanıyor. Dolayısıyla sistemin içerisindeki sorunlar bir de hep halkın üzerinde. Mücadele edebilmek için solda olmak gerekiyor. Yani laiklik mücadelesini verebilmek için, bugün LGBT artıların var olma mücadelesinin yalnızca eşitlikte değil, var olabilme mücadelesini verebilmek için keser kadınların eşitlik mücadelesini savunabilmek, bu mücadele verebilmek için, gençliğin taleplerini duyurabilmek, gençliğin sesine kulak verebilmek için ya da gençliğin sesini duyurabilmesi için. İşçi sınıfının haklarını elde edebilmesi için çalışanların yani işçi sınıfından kastımız da onu da söyleyeyim şey gibi çok mavi yakalı işteo yetmişli yılların heyecanıyla mavi yakalı işte bıyıklı falan yok yani. Gayet işte bugün plazalarda çalışan işte gazeteciler, hekimler, öğretmenler. Aslında biz bunların hepsinin yanibir şey üreten burada. Ve emeğini satarak hayatta kalan herkesi biz burada işçi sınıfının içerisine katıyoruz. Yani dolayısıyla biz Türkiye’nin dünyanın %99’yuz aslında. Dolayısıyla%99’un yönetimi savunuyoruz. İşte sol meseleye buradan bakıyor biraz da. Bugün mesela biz işte geçtiğimiz haftalarda malumunuz bu kız okulları açabiliriz söylemi üzerindenböyle bir ayrımcılık ve gericiliğe karşı mücadele edebilme açısından da Türkiye’nin pek çok noktasında basın açıklaması gerçekleştirdik. Yani Bursa’da da keza biz tipli öğrenciler olarak basın açıklamamızı yaptık. Milli Eğitim Müdürlüğü önündepek çok uzlaşmış pek çok notada başkanları atılan tabii ki basın açıklamasıyla defnedilmeyecek bir şey. En azından bir sorumluluk oluşturma veya duyurabilme anlamında demek doğrusu ama bununla bunlarla mücadele edebilmek içinişte solda durmak gerekiyor.
Bir genç olarak gençlerin mecliste temsiliyeti, sayısı hakkındaki görüşleriniz, düşünceleriniz neler?
Bireysel olarak şöyle düşünüyorum.Seçme, seçilme yaşıyla ilgili. Yani seçilme yaşının 18 olması busorunlu olabilir bence. Çünkü genel itibariyle insan zihni biyolojik fizyolojik olarak gelişimini 25 yaşına kadar sürdürüyor. Yani ama 25 yaş üzerinde, 25-35 yaş arasında da pek vekil görmeyişimiz çok oluyor. Gençliğin derdi, pek dinlenmiyor. Mesela bizim işte az önce örneğini verdim, Hatay’da genç yoldaşımız ikinci sıradan adayımızdı. Maalesef seçilemedi. Pek çok bölgede öğrenci yoldaşlarımızda adaylar arasındaydı. Gençlerin sesini duyurmaya çalıştık. Elimizden geldiğince ama maalesef diğer yapılar içerisinde böyle bir şey yok. Böyle bir gerçeklik yok. Gençliğin sesini duyma gibi. Yani hepsinde bir gençlik kolları var. Yaptığı şeyler var. Çeşitli gençlik dernekleri var yan kolları gibi. Hani sürekli olarak gençler siyasetin gerisinde tutuyor. Aslında solda biraz daha farklıdır. Yani genel itibariyle bahsettim mesela Tip içerisinde bu durum daha farklı. Yani gençlerin ön planda olduğu, yaş ya da genç bir partiydi zaten.Daha ön planda olduğumuz bir şeyleri değiştirme odaklı mücadele yürüttüğümüz bir yapıyı izleyin. Yani sol içerisinde de nitekim biraz daha böyle ama diğer yapılar özellikle sistem partileri içerisinde. Sistem sisteme entegre olmuş haklar içerisindemaalesef bu zaten gerçekleştirilmiyor. Gençlerin sesi duymazdan geliniyor.
TİP gençliği adına hedefleriniz neler?
Bursa bazında Türkiye bazında yani az önce bahsettiğim sorunlar. Aslında biraz daha bunları düzeltilmesi. Gençlerin yaşadığı sorunlar. öğrencilerin yaşadığı sorunlar, ekonomik sorunlar. Laiklik mücadelesi verilmesi gerektiğini, eğitim sisteminin kalitesizliği, bunların değiştirilmesi gerektiğine dair bir şeysöylüyoruz. Yani en başta her şeyde üniversite diyoruz ama eğitimin gitgide niteliğinin düştüğü bir dönemdeyiz. Az önce de bahsettiğim çalışan öğrenciler, öğrenci işçiler bunlara dair çözüm bulmaya çalışıyoruz. Eğitim dediğimiz şeylerin en basitinden devletin karşıladığı bir şey. Temel insan haklarından biri bu. O zaman devlet karşılamalı ama maalesef bizde öyle olmuyor. Hatta artık insanlar laik eğitim görebilsin çocukları diye. Özel okullara on binlerce lira para akıtmak zorundalar. Ve bu insanların çoğu işçi. Üstelik imkanları yok zorlanıyorlar. Dolayısıyla bunlarla mücadele ediyoruz. Eşitlik, özgürlük dediğimiz gibi. Onun dışında bir geleceksizlik sorunumuz var. Bununla mücadele etmeye çalışıyoruz. Yani Türkiye’deki gençlerin büyük çoğunluğu hatta 5’te 4’ü neredeyse yurt dışında görüyor kendilerini. Veya işte Türkiye’ye dair bir umudu yok. Yani gençlerimizin umudu yok. Bunu düzeltmemiz gerekiyor bizim. Kısa vadede mesela şu an bir dayanışma örmeye çalışıyoruz. Hatay’ı bir gençlik köprüsü diye bir proje başlattık. Ağustosun5’ine kadar oradaki öğrenci arkadaşlarımızla da buluşmalar gerçekleştirip işte üniversite seçimlerine dönük olarak tercihlere dönük olarak ya da diğer sorulara dönük ne varsa hani orada yardımcı olmaya çalışacağız. Ardından da zaten5-15 Ağustos arasında da Hatay’da 2.gençlik kampımızı gerçekleştireceğiz. Hatay’da çünkü yani bizim aslında Türkiye’de en iyi olduğumuz yerlerden biriydi zaten. MalumBarış Atay’ın milletvekilliği, keza bunu Can Atalay’ıyla gördük. Seçime de yansıdı ama yani oradaki halkla dayanışmamızı daha da büyütmek istiyoruz. Yani çünkü hala doğru düzgün su yok. Hala bölgede maalesefdevlet hala görmezden geliyor.Buradaki insanların depremzedeleri. Çok korkunç sağlık sorunları var. Hani halk sağlığı sorunları var. Çocukların saçlarını kesmek zorunda kalıyorlar. Su yok. Ve buna dair çünkü hiçbir şey yapılmıyor. Çok kötü durumdadeprem bölgesi itibariyle. Dolayısıyla biz burada kamp yandığı bir eğitim olarak değil orada bir dayanışmayı da büyütmek için böyle bir planın düşünce ortaya koyduk. Özellikle ben hayati olduğunu düşünüyorum öğrenci işçiliği kavramının. Bunların çözümlerini odaklanarak bir şeyler geliştirmeye çalışacağız.
Son olarak “TİP’li Öğrenciler Bursa Sorumlusu” olarak gençlere ve seçmenlerinize, halkımıza neler söylemek istersiniz?
Örgütlenin. Yani mücadele yürütmemiz gerekiyor. E şimdi şey denemez. İşçi sınıfı, halk işte mücadelesini yürütmüyor. Falan gibi böyle hani beylik yukarıdan gören sözler var amaben buna katılmıyorum. Mücadeleye dahil olacaksa bizim aracılığımızdan yani bizim derken örgütlenme içerisinde bulunan insanlar aracılığıyla olacak ve Türkiye İşçi Partisi’nin aslında ortaya çıkışının nedenidir. Yani bir kitle partisi olma iddiasının karşılığı da bu. Türkiye’de solu ve sosyalizmi tekrardan bir güç haline getirelim. Bir odak haline getirebilmek. Bunun için de yani buradan tekrar örgütlenme çağrısı yapayım yurttaşlarımıza. Mücadelemizi hep birlikte büyütelim.