Çocukluk
Çocukluk bir daha ele geçmeyecek altın çağdır, tertemiz bir dünyadır. Çocuklar için ne geçmişin üzüntüsü ne geleceğin endişesi vardır. Onlar hep anın içinde yaşar. Üzüntüleri, neşeleri, sevinçleri, korkuları, öfkeleri anlıktır. Kin tutmaz, her an yeni bir şey öğrenir, hayatı hep yeniden keşfederler. Çocukları geçim endişesi nedir bilemez. Yokluk nedir, varlık nedir bilemez. Çocuk hiçbir şeyi imkânsız görmez. Yaptığında son derece ciddidir, ciddiye alınmayı ve büyük adam muamelesi görmeyi ister.
Çocukluğumuzda her şey anlamlıydı, zevkli idi. Engel zorluk nedir tanımaz, her şeyi kurcalardık. Geçmişi ve geleceği düşünmeden coşku ve neşe ile yaşardık. Başımızı yastığa koyar koymaz uyur, kin ve düşmanlık nedir bilmezdik. Biraz önce kavga ettiğimizle biraz sonra barışır oynardık. Taştan, topraktan, kumdan evler yapar sonra bozardık. Çocuklar coşkun sular gibi kir tutmaz. Kim çocuklar kadar erdemli ve temiz olabilir! İsa peygamber bir çocuğu göstererek “işte sizin en büyüğünüz budur” dedi. Hepimiz bir çocuk olmaya çalışmalıyız dostlarım.
Çocukluğun iyi veya kötü geçirilmesi insanın bütün hayatını etkiler, sonradan bunun telafisi mümkün değildir. Bu sıralarda verilen eğitim karakterinin temelini teşkil eder, hayat için bir yaşama tarzı edinir. Çocuk iki buçuk yaşından sonra gördüklerini unutmaz. Çocuklara güzel örnekler olmalı, kişiliklerinin ve iradelerinin gelişmesine yarayacak şekilde davranmalıyız. Sevgi görmeyen çocukta bütün insanlara karşı bir düşmanlığın yeşermesi mümkündür. Şımartılan çocuk da keza ayni şekilde hayatın zorluklarından ve sıkıntılarından kaçar, dayanıksız olur.