EDEP HAKKINDA
Hareketlerinde incelik ve zarafet olmayan, usul ve adap bilmeyen kimseler yabanidir. Hayvandan farksızdır. Bir insan nasıl konuşması, nasıl yürümesi, nasıl oturması, nasıl yemesi içmesi gerektiğini bilmiyorsa boş bir insandır. Nice cahil dindarlar vardır ki davranışlarında incelik yoktur, kaba sabadırlar. İnsan edebinin yüksekliği ile yükselir. Din bedevilikten kurtulup medeni olmaktır.
Olgun kişi ahlakının ve edebinin yüksekliği ile temayüz eder. Dindarlık ve ahlak edeple tamamlanmadıkça insan eksik kalır. İnsan, sadece dini ve ahlaki emir ve yasaklara uymakla adam olmaz. Nerede nasıl davranması gerektiğini öğrenmezse hamlıktan kurtulamaz. Edep çok kitap okumakla elde edilemez. Edepli insanların yanında yetişmek lazımdır. Edebiyatın kelime kökü de edepten gelir.
Eski asil ve görgülü insanların yerini parayı her şeyin üstünde tutan kendini beğenmiş ve insanlara tepeden bakan sonradan görme zenginler alı. Bunların çocukları şımarık, züppe ve hoyrattır. İnsanların ve insanlığın ve hiçbir şeyin kıymetini bilmiyor, kimseden utanmıyorlar. Şehir kültürü diye bir şey kalmadı. Parası olunca her şeyi yapabileceğini ve nasıl davranırsa davransın uygun olabileceğini sanıyorlar.
Eskiden toplum içinde yüksek sesle konuşmak, birinin sözünü kesmek, adamı uzaktan çağırmak, sokakta bir şey yemek, büyüklerin yanında sere serpe oturmak, pazardan aldığı yiyecekleri göstererek gitmek, yiyip içtiklerini anlatmak ve bunun gibi daha pek çok şey ayıptı. Böyle olunca çocuklar bir şey öğrenmiyor.