İpek Erdem Paris’ten döndü

24.12.2022
A+
A-

Sinema sanatı hayatın içinde uzun bir maraton gibidir. İnsanı her zaman yeni bir hikaye, yeni bir macera bekler. Tabi bunun için durmadan çalışmak emek harcamak gerekir.

Oyunculuğa yıllarını vermiş ve hala yeni çalışmalar yapan Bursa doğumlu güzel sanatçı İpek Erdem ile Bursa’da harika bir söyleşi gerçekleştirdim.

M.Haluk Yalçınkaya: Bursa’dan İstanbul’a konservatuara uzanan oyunculuğunuz nasıl başladı?

İpek Erdem: 7 yaşında oyuncu olmaya karar verdim. 12 yaşında  Osmangazi Kültür Merkezi’nde tiyatroya başladım. 2002 yılında Bursa’da konservatuar olmadığı için İstanbul Üniversitesi Devlet konservatuarına kazandım.18 yaşında, tiyatro bölümüne gittim.

M.Haluk Yalçınkaya: Oyunculuk kariyeriniz hangi oyunla başladı?

İpek Erdem: Birinci sınıfa başladıktan bir kaç ay sonra  İlk profesyonel oyunculuk deneyimim,  “Hayat Bilgisi” dizisi ile başladı 3 yıl devam etti. Okulla beraber aynı zamanda dizi devam etti. Sonrasında başka diziler ile devam etti. Ancak, ilk tiyatro oyunumu 2014 yılında oldu, çünkü sürekli şehir dışında ve yurt dışında çalışıyordum. Tiyatroya 2013 senesinde başladım.

M.Haluk Yalçınkaya: Oynadığınız tiyatro oyunun adı ne idi?

İpek Erdem: Oyunun adı “Kabuk oyunu”  Galata perform’un kabuk oyunu…

M.Haluk Yalçınkaya: Oyuncu olarak sinemaya bakış açınız nedir?

İpek Erdem: Sinema eğer yönetmenin gerçekten bir fikri varsa, çok fantastik bir dünya. Bir yönetmenin, fantezisinin onun hayal dünyasının içine girmiş oluyorsunuz. Ve eğer bu projenin içinde yer alıyorsam yani oynuyorsam sevmiş ve istemiş olduğum için oynuyorumdur.

O dünyanın içinde yaşamak çok keyifli oluyor. Filmde, eğer iyi bir yönetmen ve güzel bir ekiple çalışıyorsanız. O fanteziyi gerçekleştiriyorsanız çalışmak daha da güzel olur.

M.Haluk Yalçınkaya: Yeni projeleriniz var mı?

İpek Erdem: Paris’te bir tiyatro oyununu götüreceğim. Bu oyunda rol alırken aynı zaman da tiyatro oyununun yapımcılığını da üstleniyorum.

Türk Fransız ortak yapımı bir oyun götürüyorum.

Başka bir ya da iki kişilik oyun daha hazırlayacağım..

Çalışmaları devam ediyor. Sinema henüz yok geçiş yaptığım ve yeterince zamanımı aldığı için bu aralar sadece tiyatro projesi ile ilgileniyorum.

M.Haluk Yalçınkaya: Tiyatro oyunundan bahseder misiniz?

İpek Erdem:  Oyundan henüz bahsedemiyorum ne zaman ki tamam evet başlıyoruz dediğim de ancak bahsedebilirim çok özür dilerim, ama fiziksel tiyatro sözsüz bir tiyatro. Konuşmadan, dil olmadan oynanan bir oyun.

Orada Jakle Kok ekolü vardır  şu anda fiziksel tiyatronun kaynağı oradan mezun oyuncuların kurduğu tiyatro çatısı altında 4 Türk 4 ü Fransız Türk Fransız ortak yapımı bir proje, güzel bir oyun çıkacak.

M.Haluk Yalçınkaya: Paris’e mi yerleşiyorsunuz?

İpek Erdem:  Paris’e yerleşiyorum, bir taraftan Paris’te arkadaş çevresi edindim… Orada mesela Cemil diye bir  komedyenle  galasına gittik, arkadaşlar ile bir araya geldik.

21 gün kaldım tiyatro için görüşmelere gittim bürokrasiyle yatırımcılarla oradaki işleyişi gördüm. Görmek ve öğrenmek önemli, çünkü her ülkenin işleyişi çok farklı.

Bunları öğrenmek için yerinde daha gelişmeler ve sürprizler çıkıyor bir şeyler oluyor yeni yeni insanlarla tanışıyorsunuz.

M.Haluk Yalçınkaya: Paris sizi nasıl etkiliyor?

İpek Erdem:  Paris ile birbirimize çok benziyoruz, gerçekten her ülkenin ayrı bir karakteri var. Fransa ile uyum sağladım.

Paris’te kimse kimsenin kılık kıyafetini önemsemiyor hatta oyuncu bir arkadaşımla galaya gittik hiç hesap ta yoktu gri eşofmanlarımızla galaya öylece gittik.

Bu en yüzeysel tarafı ama sosyolojik olarak da çok şeyi anlatıyor,  açıkçası  popüler kültür insanı pek değilim orda da var yok değil ama Paris’te genelde popüler kültür e önem veren bir ülke değil. Daha çok sanata işine önem veren bir ülke Paris  ben çok seviyorum.

Onların muhafazakârlıklarını da çok seviyorum yani muhafaza ediyorlar kültürlerini her şeylerini mimarilerini bu da çok güzel  beğendiğim bir ülke.

Bir karakter görmemizi sağlıyor bende sade bir insanım onlar da sadeler.

M.Haluk Yalçınkaya: Sinema’da canlandırdığınız karakterler var. Öğrenci, yaramaz kız sonrada kötü fettan bir kadın gibi farklı karakterleri canlandırdınız. Bu karakter geçişlerini nasıl yapıyorsunuz? Sizde bıraktığı izler ve sizin onlarda bıraktığınız nelerdir?

İpek Erdem: Bu benim işim, öncelikle oyuncuların değişik yolları var kimi oyuncu karakterden karaktere geçmeyi çok sever. Kariyerleri de öyledir benimde kariyerim de böyle işime çok aşığım yeni karakter yaratmaya çok aşığım o yüzden bambaşka karakterleri deneyimlemeyi seviyorum. Şöyle bir yemek yapar gibi karakter yaratmayı tamamen o olmayı  onun zekâsından, aklından zihninden bedeninden davranmayı ve kukla gibi oynatmayı çok seviyorum.

Bunun en güzel örneklerinden birisi Julie Roberts mesela  herkes o güzel gülüşüyle ve güzel kadın rolleriyle sever hatta bir şey duymuştum hakkında bunun dışında başka bir rol oynadığında oradan o filmlerden çok verim alınamadığını duymuştum.

Bazen seyircide sadece  oyuncudan o karakteri görmek ister. Açıkçası bende bunu yaşıyorum.

Tüm seyircim biyotiği görmek istiyor. Jonfi olarak  devam etmemi popüler kültür’e emek vermemi istediler.

Ülkedeki genel algıda az çok öyle ama ben karakter oyunculuğuna devam ediyorum. Karakterler bende çok bir şey bırakmadı sadece Nevreste de hissetmiştim çok deli dolu pozitif olduğum ve etkilendiğim karakterdir.

Ama çok uzun sürmemişti tepkilerde güzel oluyor hepsinden tam da vermek istediğim şeyi verdiğimi düşünüyorum.

M.Haluk Yalçınkaya: Hayalinizde canlandırmak istediğiniz nasıl bir karakter var?

İpek Erdem: Great Gatsby’deki o sarışın karakterdeki bir rol canlandırmak isterim öyle  dönem gelsin. Hayat bilgisinden sonra hiç beauty karakter canlandırmadım.

M.Haluk Yalçınkaya:  Sinema ve Tiyatro ile ilgili bakış açınız nedir?

İpek Erdem: Hepsinin yeri farklı, dizide bir karakterin sürekli yaşadığını deneyimliyorum bitmeyen bir hikâyesi oluyor sinema da başı sonu belli ve geniş bir perde de olacağı için  oyuncunun daha  minimalize olduğu başı sonu belli oluşunun o kısalığının  verdiği başka bir algı okuyor.

Tiyatroda bambaşka 1.5 saat er meydanı gibi, sinemadaki kurgu gibi bir sahneden kestik yok, önemli bir performans 1 saat en fazla 1.5 saat önemli bir yer sahne..

M.Haluk Yalçınkaya:  Peki şu anda dizilerin bu kadar uzun süreli olması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

İpek Erdem: Evet kesinlikle yani sektör böyle oldu bunun ticari bir amacı var. Bunun sebebi tamamen ekonomik ve ticari Ülkenin ekonomisi ile alakalı ve sevgili yapımcıların 150 dk’lık dizileri  3’e bölüp daha fazla para kazanmak istemeleri ve ayrıca reklam piyasasının işte nasıl derler onların kendi matematiği… Olan oyunculara oluyor…

M.Haluk Yalçınkaya:  Siz sinema için çalışmalar ve seminerler yapıyorsunuz sinemayı amaç edinen gençlere ne tavsiye edersiniz?

İpek Erdem: Annemin çocukluğumda aşıladığı ve şanslı  hissettiğim bir şey var. Bir hayalimden bahsederken “bunu yapabilirsin İpekciğim” dedi nasıl yani dedim.

Dedi ki hayal ettiğine göre gerçekleştirebilirsin.

Annem ve babamdan yana çok şanslıyım kendi zihnimde de çok engelim yok.

Ve gençlere tavsiyem hayatta her şeyin bir karşılığı var kurulan hayallerin bir karşılığı var. Hayallerini gerçekleştirebileceklerinden emin olduğumu söylemek isterim.

Çok uzun zamandır şöyle bir gözlemim var bazı sanatçılarda kimi yasaklar evet hoş değil fakat  yasakların insanların üretimini ve yaratımını  etkilediğini ve bu yasak ben bu olayı üretmeyeceğim diye bir algı oluştuğunu görüyorum. Ama biz sanatçıyız belgeselci değiliz ki belgeselde bile bir kurgu var.

Bir şey yaratıyor bir dünya yaratıyorsunuz. O konu ile alakalı ve dünya’ya bir taraftan bakmamızı sağlıyor.

Biz sanatçıların; heykeltraş, oyuncu, sinemacı her kimsek ressam var olan her şey bizim malzememiz yasaklar da dahil olmak üzere.

Ayrıca tek bir konu yok sadece bir yerden de ilham almıyoruz işleyeceğimiz o kadar çok konu var ki hele ki. Türkiye inanılmaz kültürü zengin bir ülke bence ve hala bu ülkemizin zengin kültürünün bence hala yüzde 1 i kullanıldı.

Çok fazla şey var kesinlikle yasakları engel olarak algılamasınlar.

O yüzden ne yapmak istiyorlarsa engelleri ile yasakları ile her neyse daha yaratıcılıklarını arttırsınlar… Ve mutlaka yapabilecekleri bir yol vardır.

Bu harika röportaj için teşekkür ederim. İyi seyirler..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.