BİR PAZAR GÜNÜ SEANSI
“Gitti gideli, üç çocuk bana kaldı. İnsan elinde patatesle dolu bir poşetle çıkarken,
“ben bi kaç patates alıp geleyim.” Der mi? Dedi ve gitti. Ben nasıl uyanamadım,
Ben nasıl anlayamadım,
Ben nasıl hiç hissetmedim,
Ben nasıl bilemedim, senin deli olduğunu.
Üç çocuk artta bırakıp gidiyorsan, vardır sende bir delilik ya da bilgelik.
Ama geride bıraktıkların üzgünse, ey bilge kişi, ne işe yarar,
bu bildiğin delilik.
Siyah ve beyaz gibi, delilik ile bilgelik.
Siyah, tüm renkleri barındırır ama gösteremez o zaman ne işe yarar o renkli dünya.
Beyaz ise hep naif ama bir o kadar da silik. Yine çöpe gitti temizlik.
Ne deli ol ne de bilge.
Patatesin de yere batsın, sen zaten topraktan çıkaransın.
Ne olur gittiğin yerden dön,
İster patateslerinle,
İster toprağınla…
Bekliyoruz seni beraber boyadığımız veranda da.”
Dedi, uzandığı koltukta gözleri kapalı, çocukluğuna gidip babasını arayan hastam S.