VİCDAN HAKKINDA
Hepimizin içinde bize neyin doğru, neyin yanlış olduğunu fısıldayan bir ses vardır. Buna vicdan veya sağduyu denir. Allah herkesi bununla birlikte yaratmıştır. En sefil insanda bile vardır fakat bu sese herkes kulak asmıyor. Yaşam tarzı, arkadaşlar, kötü çevre ve alışkanlıklar vicdanı zayıflatabilir, sesini duymaz hale getirebilir. Vicdan olmayınca insan yok olur. Onun yerine canavarlar meydana çıkar.
Vicdan büyük oranda içinde yetiştiğimiz toplumdan etkilenir ve ona göre şekil alır. Din, örf ve adetler, gelenekler vazgeçilmez şekilde vicdanı etkiler. Sıradan insan genellikle toplumun benimsediği değerleri benimser. Vicdan toplumun bizde yansımasıdır. Dağda yalnız başına yaşayan birinin vicdandan bahsedilemez. İnsanlarla birlikte iken ahlaki kavramlar ve davranışlar oluşur. Vicdan azabı suçun gizli kalmasından doğar ve ancak sosyal duyguya sahip bireylerde tezahür eder.
Kanun insanın görünen davranışlarını düzenler. Bunlara aykırı davranmadıkça iyi bir yurttaş sayılırsınız. Bir şey kanuna uygun olduğu halde ahlaka ve vicdana uygun değilse size verilse de almamalısınız, çünkü kanuna uygun her hareket mutlaka ahlaka uygun değildir. Kanunun açıklarından yararlanıp hak edilmeyen şeyler alınabilir fakat bu hiçbir zaman yanlış davranışı haklı ve meşru kılmaz.
Görev ve sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizde vicdanımız rahatlar. Yapmamız gerektiği halde yapmadığımız şeyler bizi rahatsız eder. Vicdanımız bize devamlı görevlerimizi hatırlatır. Sorumluluk, yapabilme gücüne bağlıdır. Kimse gücünün üstünde bir şeyle sorumlu tutulamaz. Neyi yapabilip neyi yapamayacağımızı da ancak biz anlarız. Bunu da deneyerek ve yaşayarak öğreniriz.