Emeksiz yemek olur mu?
Bir şehir düşünün şimdi. İçinde sadece sevdiğiniz yüzler olsun. Denizi seviyorsanız deniz olsun her adımınızda, size eşlik eden. Yeşillik seviyorsanız burnunuzdan o yeşilliğin kokusu eksik olmasın. Yüzünüzün her daim güldüğünü düşünün bir de. Hiç üzücü şeyler yaşamadığınızı…
Bir ev düşünün şimdi de. Dizaynıyla, renkleriyle, aksesuarından mobilyasıyla yani her şeyiyle sizin istediğiniz gibi. Bir oda boydan boya kitaplık, bir oda oyun odası, bir kış bahçesi içinde şömine ateşi, bir de yaz bahçesi süs havuz, kitap okuma köşesi de olacak tabi ki.
Her şey ya gerçekten istediğimiz gibi olsaydı? Her istediğimize kavuşsaydık, her beklediğimiz gelseydi, her şey umduğumuz gibi gitseydi mesela… Kulağa hoş geliyor değil mi? Ama bence sıkılırdık. Rahat batardı. Bir zorluk, bir mücadele dönemi, güzel şeylerin daha da güzelleşmesi için bir çabalama… Arardık bence bunları.
Düşünsenize birine aşık oluyorsunuz, ve o da size… Yani hiç uğraşmadan, çabalamadan, naz niyaz olmadan… Cicim günlerine (ki artık cicim ayı dönemi bitti cicim günleri, bu da ayrı bir mevzu…) gerek kalmadan bir bakmışsınız evlenmişsiniz falan… Yani her şey her konuda istediğimiz gibi olsa…
Gerçekten bunu ister miyiz? Hiç çabalamadan, elde ettiğimiz şeylerin tadı bu kadar güzel gelir mi acaba? Ben hiç zannetmiyorum. İyi iş, iyi eş, iyi araba, iyi ev, iyi yaşam… Bence çok saçma ya. En iyisi gerçekten çabalayarak kazandığımız şeylerin değerini bilelim. O değil de çay var mı çay ?