Romantik Senaryo yazarı Aslı Zengin

03.07.2022
A+
A-

Dünya’da herkesin bir aşk hikâyesi var. Bazı hikâyelerin sonu mutlu bitse de mutlu son ile bitmeyen aşk hikâyeleri de var.

 

Tv’lerde birçok romantik komedi dizisi var. En son “Erkek Severse” adlı romantik komedi diziyi çok beğendim. Sonra bu dizinin yazarının Bursa’ya senaryo konusunda work-shop yapmaya geleceğini duyunca hemen irtibata geçtim ve merak ettiklerimi bir bir sordum.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Bursa’dan İstanbul’a uzanan senaryo yazarlığı maceranızı merak ediyorum?

Aslı Zengin: Uzun bir yol, meşakkatli bir macera. Yani benim aslında senaristliğe geçmem yazar olmam bir kitap yazma isteğiyle başladı. Deneme yazıları daha sonra romana dönüştürdüm, daha sonra da kitabımın basılmasının zor olduğunu öğrendim. “Biraz daha tanınılır olmak, işte piyasada bilinir olmak gerekiyor” tarzında duyum aldıktan sonra acaba bir de kitabımı, romanımı okuyanlar, bundan film olur, dizi olur vesaire deyince orada da bir heves oldu. Daha sonra yazdıklarımı yapım şirketlerine ulaştırmaya çalıştım, acaba sonrasında gerçekten dizi ya da film olur mu diye hikâyelerimin, romanlarımın üzerinde çalıştım. Bir tanesi Mahsun Kırmızıgül’ün sahibi olduğu Boyut Film’in genel koordinatörü Ceren Aslan’a  ulaşmış, onlar benle görüşmek istediklerini söylediler. Bir romandı bu, işte senaryoya çevirebilir misiniz vesaire. Ben çevirebilirim dedim, benim için çok büyük bir şanstı çünkü ama tabi kapıdan dışarı çıktım ama senaryo yazmak hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Ondan işte sonra bir süreç başladı benim için işte senaryo ile ilgili işte kitaplar vesaireler ne yapabilirim, filmler izlemeye başladım romantik komedi tarzında. Ve Ceren’le altı aylık bir çalışma sonucunda ilk draft çıktı, romantik komedi 1. Ondan sonra tabi bunun bir oyuncuya ulaşması, bir çekim aşaması oldu. Ve daha sonra da başarılı bir iş oldu. Sonra ikincisi istendi ve ben böylelikle senarist olmuş oldum. Böyle girdim, daha sonra da üstüne dizilerim vesaire devam etti.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Bu ilk romantik komedi filminizin kitabının adı Romantik Komedi miydi?

Aslı Zengin:”Pembe Mavi’” Tabi süreç, daha farklı bir hikâyesi vardı. Ben sinema matematiğine uygun şekilde değiştirdim, tarzını değiştirdim, içerik çoğu şey değişti, fikir aynı kaldı. Üç kızın aslında aşk arayışı gibi bir şeydi. Tabi yolculuk sırasında birçok şey değişiyor. Romandan senaryoya aktarıldığı zaman matematikleri çok farklı olduğu için bayağı bir değiştirmeniz gerekiyor eğer ona göre yazılmadıysa kitap. Bayağı bir değişti.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Romanla senaryo arasında bir matematik farklılığı var, bunu bize kabaca anlatır mısınız? Nasıl bir şey?

Aslı Zengin: Şimdi bir kere en büyük fark bence roman edebi bir eserdir, senaryo tamamen ticari bir eserdir ve senaryonun belli bir izleyici kitlesine ulaşacağı için o izleyici sinema salonundan çıktıktan sonra ya da televizyonda o koltuktan kalktıktan sonra tatmin olma duygusuyla kalkması gerekiyor. Hani izlediği şey ona bir şey vermeli, özdeşleşmeli onunla birlikte ve dolayısıyla burada bazı psikolojik matematikler var aslında. Şimdi romanda öyle değil. Aslında roman okurken kendi dünyanızı bir yerde kendiniz yaratırsınız ama televizyonda ya da sinemada bu öyle değil. Bu yönetmenin yorumunu, oyuncunun yorumunu katarak bunu yapar. En temel fark dediğim gibi biraz daha senaryonun ticari olması ve başının, gelişiminin ve sonucunun belli bence bir matematiğe oturtulması gerektiği ama romanda özgürsünüz, o anlamda farklı tabii ki.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Kaç tane hikâyeniz senaryo oldu? Yani siz kaç hikâyenizi senaryoya çevirdiniz?

Aslı Zengin: Benim 3 tane sinema filmim var. 7-8 tane dizim var

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Erkek Severse’yi seyrettim. Harika bir dizi olmuş, roman olarak mı yazdınız hikâye olarak mı yazdınız?

Aslı Zengin: Artık her şeyi bıraktım zaten  çok roman ya da kitapla ilgili yazı yazacak vaktim kalmadı, senaryo yazıyorum yıllardır. Arada iki tane kitap çıkartabildim. Yani benim kendi hikâyelerimi senaryolaştırıyorum dizi olarak.

Bu eskiden yazdığınız hikâyelerden mi?

Aslı Zengin: Hayır, değil.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Yeni yazdığınız hikâyelerden mi?

Aslı Zengin: Süre içerisinde ya da atıyorum işte bu zaman içerisinde mesela Erkek Severse aslında 4-5 yıl önce yazdığım bir şeydi. Ulusala yazmıştım sonra ulusala da satılmış işti. Ama ben hikâyede diğer bölümleri çalışırken çok uzun soluklu göremedim hikâyeyi geri çektim. Hikâyenin 39-40 bölümü görecek bir altyapısı yoktu. Bu yüzden mesela şu anda dijitalde hayat buldu o çünkü daha kompakt işlenmesi gereken, yani bir de benim televizyonda işlerim uzun sürdü işte mesela “No:309″ 65 bölüm sürdü, diğer işlerim de uzun sürdü.

Dolayısıyla o hikâyede uzun sürekliliği sağlayacak altyapıyı bulamadığım için çalışırken ulusala vermekten mesela vermekten vazgeçmiştim o dönemde.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Devamı gelecek mi ikinci sezonu Erkek Severse’nin?

Aslı Zengin: Yok bu bitti. Finalini yaptık.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Yeni projeler var mı?

Aslı Zengin: Var, var şu an. İki tane dijitale iş hazırlıyorum, bir tanesi dizi bir tanesi film yapmak istiyorum televizyon filmi belki vizyona da çıkabilir sinemaya. Var öyle yani. Şu an ulusaldan ziyade biraz daha dijital ağırlıklı çalışıyorum.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Peki romantik komedinin, bir senaryo yazmanın bir matematiği var, peki romantik komedinin aslında bir matematiği var tabii ki, peki bu sizin yazdıklarınız romantik komediye, Yeşilçam’a uyarlıyor, melodramlardan mı esinleniyorsunuz ki halk bu kadar seviyor. Yoksa yeni modern çağ gençlerinin birbirine uyumundan mı?

Aslı Zengin: Aslında ikisini sentezlediğim için belki de çünkü o birazcık işte Yeşilçam, aslında hani dünyada da sadece Yeşilçam’da da değil, tabi ki biraz da bizdeki kültürümüzden dolayı melodramımız daha fazla ama yine de hani o mesela eski Yeşilçam romantik komedilere de baktığımız zaman huysuz kadın…

İşte biraz daha yola getirecek bir erkek vardır ve öyle yolculuk başlar. Birbiriyle birlikte olmak istemeyen bir çift vardır ve olaylar onları bir araya getirir, aşık olurlar sonra ayrılırlar sonra tekrar barışırlar. Aslında matematik budur.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Evet.

Aslı Zengin: Dünyada da bu, Yeşilçam’da da buydu, hala bu. Zaten böyle olduğu için aslında satıyor, mesela ben ona inanıyorum. Seyirci özellikle romantik komedi seyircisi daha ilk bölümde ya da filmin ilk atıyorum 10 dakikasında aslında ne olacağını biliyor, hepimiz biliyoruz.

Aslında o rahatlık bizi filmin içine alıyor. Bir de “a bak şimdi böyle böyle olacak” deyip de haklı çıkacak mıyım?

Ve sonra haklı çıkıp da “bak işte”, sevince. Biraz daha işte tarz olarak ben genelde romantik komedi yazdığım için o şeyi de seviyorum hani insanlara umut vermeyi, mutlu etmeyi, gülümsetmeyi, hüzünlendirsem bile bir sahne sonra gülümsetmeyi, biraz benim yapıma da böylesi daha müsait. Dram yazamaz mıyım? Dram, sinema filmi de yazdım ama ben tarz olarak romantik komediyi daha çok seviyorum. Bana daha iyi geliyor.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Peki bu Yeşilçam’daki hikâyeler hakkında ne düşünüyorsunuz? Yeşilçam tarzı hakkında?

Aslı Zengin: Yani şimdi senaryo aslında dediğim gibi işte o tarzların insana rahat geçmesi, insanın kendini özdeşleştirmesi yani bunlar hep yakalayan aslında nüanslar ya da ayrıntılar var. Hepsi böyle bence.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: O durumda o zaman o yakalıyordu.

Aslı Zengin: Aynen öyle.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Bu şimdi kültür bu bağlamda ilerliyor.

Aslı Zengin: Aynen öyle, yani şimdi hani şey gibi değişmesi gereken şeyler var, sinemada böyle. Hani o devri sürdürmenin, ama yine de esintiler taşıyor. Mutlaka taşıyor, taşımaması mümkün değil. Dünya sinemasında da böyle. Hep kendini tekrar ediyormuş gibi duruyor ama sadece günümüzde güncelleniyor aslında bu durum.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Türkiye’de ve çoğu, ilk başladığı zaman sinema ve bazı zamanlar Amerika’ya etkisi çok gerçi ülkemizde de çok böyle bir etki var. Sinemada da böyle çok etkiler var. Türk sinemasının dilini yarattığına inanıyor musunuz sizce?

Aslı Zengin: Yani mesela sinema olarak var tabi çok değerli filmlerimiz, yönetmenlerimiz. Biraz daha nasıl diyeyim bu biraz daha açmalı aslında yani işte daha yaratıcı kalemler olmalı, insanlara daha fazla fırsatlar verilmeli biraz kısıtlıyız biz bu anlamda. Ama mesela televizyona baktığınız zaman bu daha başarılı. Mesela şu an işte Avrupa’da diğer Latin ülkelerinde Türk dizileri çok fazla izleniyor gerçekten hani sadece Orta Doğu’yla sınırlı değiliz. Yani şu an hani benim yaptığım işlerde de özellikle tarzımda da öyle. Ya da diğer şu an televizyonda yayınlanan dizilerde de öyle, İspanya’da İtalya’da sokakta yürüyemezsiniz yani.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Evet, doğru.

Aslı Zengin: Oyuncular inanılmaz tanınıyor, inanılmaz seviliyor. Hani o dili, o kültürü yakaladığınızı gösteriyor. Yani başarımız var. Ama sinema biraz daha kısıtlı nedense.

  1. Haluk Yalçınkaya: Peki hocam siz sinema senaryosu yazıyorsunuz ya da dizi senaryosu, film senaryosu yazıyorsunuz. Tiyatroyu düşündünüz mü hiç?

Aslı Zengin: Yani düşündüm bir dönem hatta böyle tiyatrocu arkadaşların oyun yapalım filan, beni de çok mutlu eder ama hani ya denk gelmedi ya öyle bir alan olmadı . Sürekli çalıştım bir de hiç boşluğum olmadı benim aralarda hani napayım falan diye, olmadı. Onu da merak ediyorum aslında. Neden olmasın, olabilir ileriki dönemde. Mesela bir çocuk oyunu yazmak isterim, yani yazdığım şeyin canlı performans şeklinde muhteşem bir şey olabilir. Tabii ki neden olmasın, inşallah olur.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: İnşallah. Peki, hocam Bursa’dan İstanbul’a gittiğinizde yani bir zorluklar yaşadınız mı? Sinema sektörü açısından, genel olarak?

Aslı Zengin: Ya ben şanslıydım yani ilk işimde başarılı olduğum için sonrasında çorap söküğü gibi geldi derler ya hani. Hemen sonrasında ikinci bir film yaptım, hemen sonrasında bir sitcom yaptım, hemen sonrasında dizi yaptım artık tanınmıştım. Ve dolayısıyla insanlardan talep vardı. Yani ben işte o şeytanın bacağını kırana kadar bir zorluk çektim tabii ki de. Kimseyi tanımıyorsunuz, bir senaryoyu okutmak, yazdığınız şeyi okutmak çok zor. Çünkü yapımcılara dünya kadar senaryo gidiyor ve gecesini gündüzünü bütün belki de hayatını adaması gerektiren bir işten bahsediyoruz. Çünkü 24 saat çalışıyorsunuz aslında. Hani benim uyuduğum vakitte bile ben gece defalarca uykudan uyanıp şimdi ne olacak diye soruma cevap aramaya devam ederken buluyorum kendimi. Dolayısıyla da yazarlık özellikle dizi yazıyorsanız ve sürekliliği olacak bir şey yazıyorsanız o sizin artık hayatınızın merkezi olmalı, çok çalışmanızı gerektiren, üzerine emek vermenizi gerektiren bir şey. Dolayısıyla da önce bunu göze almak gerekiyor yani bu gönül vermekle alakalı ve daha sonra da işte bununla ilgili de eğitimler var. İşte ben şimdi bir şeyler yapmayı istiyorum, insanlara ulaşmak istiyorum çünkü benim de kalemlere ihtiyacım var. Şimdi ben de tek başınayım. Mesela kız kardeşimle birlikte de çalıştık ama diğer yazarlara da ben de açığım. Yani hani bir ekip oluşturabiliriz çünkü şu an gerçekten mevcutta çok talep var yani, şu an dediğim gibi dijital kanallar, ulusal kanallar herkes proje arayışında ama gerçekten de proje yok. Dolayısıyla da hani workshop mu olur, eğitim mi olur, bir senariste yapışmak mı olur hani bu. Eğer gerçekten yapmak istedikleri buysa pes etmemeleri gerekiyor bir kere, en önemli şey bu.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Hocam kısa filmciler hakkında ne düşünüyorsunuz? Kısa film.

Aslı Zengin: Vallahi o başka bir şey, hiç kısa filmim olmadı. Bir dönem senaryo çalıştım kısa film senaryosu istemişlerdi, çok zor bence. Bir mevzuyu kısa bir sürede anlatabilmek başka bir zekâ, başka bir yetenek.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Doğru.

Aslı Zengin: O da dediğim gibi başka bir matematik. Bir nokta herhalde bu da, bir taş herhalde daha uzun metraja geçebilmek için. Benim hiç tecrübem olmadı ama severim kısa film seyretmeyi hani kısa sürede o mevzuyu anlamayı, beni vurucu şekilde etkilemesinden çok hoşlanıyorum. O tarz yarışmalar da var.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Dizilerden bahsettik demin, konu dağıldı ama benim de hoşuma gitti sizi yakalamışken sorayım bari. Dizi senaryosu yazarken hocam ilk baştan nasıl oluyor bunun matematiği? Yani ilk bölümü mü yazıyorsunuz, ikinci bölümü mü? Sonra piyasanın, ortamın durumuna göre, reytinge göre senaryolar değişiyor mu, ilerliyor mu?

Aslı Zengin: Şimdi şöyle ben kendi stilimi anlatayım. Ben ilk önce dizi olabilecek bir hikâye buluyorum, dizi olabilecek derken şu temel atmaktan bahsediyorum. Yani minumum benim eğer ulusala yapıyorsam 39 bölüm bana hikâye, üretecek tıkanmayacağım bir altyapı oluşturmam lazım. Önce bu hikâyeyi buluyorum. Bu ne demektir, çatışmanın güçlü olması ve bitmemesi gerekiyor. Şimdi eğer hedefim daha da uzunsa mesela ben NO:309’u 65 bölüm, ona sitcom matematiği attım. Şimdi sitcom matematiği hani şeydir ya her bölüm aynı şey olur ama sıkılmazsın, hani aynı yere varır. Dolayısıyla da hani o tarz şeyleri önce kuruyorum. Diyorum ki bu hikâye bana 39 bölümce açarı var hani. 13, 13, 13 üç bölüm ayırıyorum, 3 final yapıyorum kafamda tabi hepsini kurgulaman gerekiyor.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Tabi tabi tabi.

Aslı Zengin: E tabi şimdi ona yardımcı olacak bizde maşallah biliyorsunuz ulusal kanallarda süreler de çok uzun.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Çok uzun.

ASLI ZENGİN: Yaz, yaz, yaz bitmiyor.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Evet.

Aslı Zengin: Ve bunları da ana aksı, ana karakterleri, ana çifti, ana hikâyeyi destekleyecek yan karakterler oluşturuyorum ki hem bölüm çıksın hem de seyirci sıkılmasın. Onları da oluşturduktan sonra yani benim dediğim gibi 39 bölüm masada yatıyor olması lazım.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Peki yapımcının ya da TV’nin bir yorumu, bir reyting kaygısı olduğu için orada size bir uyarma, uyarma demeyeyim yanlış tabir oldu orada, fikir verme oluyor mu?

Aslı Zengin: Tabi, olmaz mı?

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Orada değişiyor senaryolar.

Aslı Zengin: Yani kafama yatarsa değişiyor, yatmazsa değişmiyor. Orada birazcık inisiyatifim var, çünkü şimdi şöyle ben işimi bilen bir senaristim.

Tabii ki yapımcı da, kanal sahibi de ya da kanal yetkilisi de işini biliyor, Okey. Ama çocuk benim çocuğum. Şimdi onun huyunu, suyunu, nerede çökeceğini, ne olacağını, falan filan ama ben açığımdır, eleştiriye de açığımdır, fikirlere de açığımdır. Otururum onu mantık süzgecinden geçiririm. Faydalı, gözümden de kaçmış olabilir onu değerlendiririm ama şeyi de görürüm. Tamam, bu kısa vadede bana bir aksiyon kazandırır ama atıyorum on bölüm sonra bu hikâyeyi tıkar. Şimdi bir karar mekanizması, bunu da yapımcıyla paylaşırım. Tamam, şimdi biz belki burada bir aksiyonla biz bunu fırlatırız ama on bölüm sonra burası çöker.

Hani anlatabiliyor muyum? Bu birazcık yapımcıyla birlikte vermeniz gereken bir karar hani sadece o kâğıt üzerinde bir şey değil. Çünkü oradaki hikâyeyi tıkamanız diğer yan hikâyeleri de etkiler, orayı da etkiler. Şimdi ben bunu eğer işinize hakim bir senaristseniz bunu yapımcıyla paylaşırsınız, aa tamam diyor. Ama şu egosantrik bir şey değil bu yani “kusura bakmayın yapamam” değil. “Yapamam çünkü şu şu şu” , “ha evet bak biz hiç böyle düşünmemiştik”. Anlatabiliyor muyum?

Aslı Zengin: Oradaki şey önemli olan.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Hocam son soru en güzel soru bence; sinema ya da filmin, dizinin tanımlaması nedir sizce? Amacı nedir? Tanımı nedir? Siz nasıl yorumlarsınız bu sanatı?

Aslı Zengin: Bence izleyicinin duygusal boşalmasını sağlayan bir aracı. Gerçekten. Çünkü o perdede ya da ekranda ağladığınız şey sizsiniz. Güldüğünüz şey sizi rahatlatan duygu. Aslında bu sağılımı sağlayan bir aracı sinema. Yani çünkü siz o karakterle özleştirdiğiniz zaman kendinizi artık dediğim gibi onun derdi sizin derdiniz oluyor. Belki de içten o travmanızı tetikleyen bir şey izliyorsunuz ama ona ağladığınızı zannediyorsunuz aslında orada siz duygunuzu sağıyorsunuz. Bence insanların yıllardır sinemaya gitmesinin, 2,5 saat oturup kalkmadan bir dizi seyretmenin başka bir amacı olamaz, kendisiyle alakası yoksa. Bence bunu sağlıyor, ben öyle bakıyorum. Ve tabii ki de hoşça vakit geçirmesi, bir umut vaat etmesi, kendini geliştirmesi, orada kendini bulmasıyla yine de alakalı. Ben böyle görüyorum.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Hocam en beğendiğiniz senaryo yazarı? Ya da film?

Aslı Zengin: Valla senaryo yani çok var beğendiğim film. Öyle isim gelmedi şimdi aklıma da. Sinema filmi en son mesela şimdi okuduğum kitabın senaristi, Dövüş Kulübü. Mesela o filmi çok severim, böyle gizemli şeyleri çok severim. Romantik komedi yazıyorum ama böyle merak ettiren şeyleri çok severim ben. Ondan sonra mesela en son sinemadan da koptuk pandemiden dolayı.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Evet, pandemiden dolayı çok kötü oldu.

Aslı Zengin:En son Bergen çok başarılı ama izleyemedim. Çok mutluyum ama pandemiden sonra gişede bir filmin gişe yapması beni çok umutlandırdı şu an. İnşallah seneye sinemalar da işe başlayabilir. Mesela özel kahramanlı filmleri çok severim, o Batman serilerini çok severim ondan sonra gizemli filmleri çok severim. Şu an Netflix’te…

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Harry Potter, Starwars

Aslı Zengin: A çok severim, çok severim öyle şeyleri. Hani birazcık tarzımın dışında çünkü romantik komedi izlediğim zaman onun matematiği ile “ay şunu şöyle” yapmaktan filmi anlamıyorum. Böyle daha gizemli filmleri, böyle kahramanlı filmleri, mistik şeyleri işte çok seviyorum.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Peki hayalinizdeki romantik komedi nasıl? Şöyle yapsam hiçbir şeyden kaçmadan, nasıl bir şey yaparsınız?

Aslı Zengin: Yapıyorum zaten.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Hayır o anlamda değil. Yani tarz ya da oyuncu olarak demiyorum. Oyuncu olarak falan değil, tarz olarak yani öyle buluşması buluşmaması, Romeo Juliet işte yani size böyle bir hikâye yazıldı mı? Yazacak mısınız? Öyle sorayım.

Aslı Zengin: Romantik komedi tarzı mı?

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Evet, romantik komedi tarzı yani.

Aslı Zengin: Film mi?

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Film ya da hikâye.

Aslı Zengin: Yazacağım şimdi. Şimdi mesela şeyi yapıyorum, yapacağım böyle bir yurt dışında geçirmek istiyorum bir kısmını. Hani başka bir dünyadan başka bir dünyaya geçsinler istiyorum. Şu an öyle bir projem var.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Paris mi hocam?

Aslı Zengin: İtalya, Roma.

 

  1. Haluk Yalçınkaya: Hocam bu güzel söyleşi için çok teşekkür ederim.

 

Aslı Zengin ile dolu dolu sohbet etmek harika idi. Yeni projelerde görüşmek üzere. İyi Seyirler.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.