Ernst Ingmar Bergman-29
Televizyon filmi formatında çektiği Hustruskolan’ıBergman, Moliére’in kaleme aldığı L’écoledesfemmes (Kadınlar Mektebi)nden ilham alarak izleyicisiyle buluşturmuştur.
Komedi türündeki bu eser, koruyup kolladığı bir kadınla evlenen erkeğin hayatına odaklanmıştır.
Sahnelendiğinde şimşekleri üzerine çeken oyunun televizyon filmi, izleyiciyisinema filmleri kadar ilgilendirmemiştir.
Moliére, Bergman’ın, Strindberg kadar olmasa da yoğunlaştığı yazarlardandır. Onun, komediye eleştiri enjekte etmesi ve beyazdaki griyi gözler önüne sermesi Bergman’ı etkilediği için, cümlelerini tiyatro sahnesinde de ağırlamıştır.
Türkçeye Don Juanbaşlığıyla çevrilen Don Juanou le Festin de Pierre, Hustruskolan’dan önce sahnelemek için ter döktüğü eserdir.
Sinema filmlerinde kadınla erkeğin ilişki ve dolayısıyla çelişkilerine sabitlenen Bergman, Don Juan’la, kendi karakterlerine benzediği için meşgul olmuştur.
Moliére Don Juan’ı, onunla ortak paydada buluşturulan Casanova’dan ayırarak konumlandırmıştır
Hayatı, dikkat çeken ayrıntılarıyla, PhilippeSollers’inCasanoval’admirableadlı kitabında anlatılan Casanova, Don Juan’dan, duyguyu değil, hissi önemsemesiyle ayrılmaktadır.
Yaşar Avunç’unHayran Olunası Kazanova başlığını yakıştırarak Türkçeye kazandırdığı kitap; duygunun esir alamadığı, serseri ruhlu, aşkı sadece aşkta bulmak için çaba sarf etmeyen, bir âşığın portresini çizmiştir.
Casanova’nın aksine Don Juan, standardize bir hayata abonedir. Ona sadece trajedi yaşatan duygu da bu şekilde ilerleyen hayatının ürünüdür.
Bergman’ın erkek karakterleri bilinç dışları ve alter egolarında Don Juan’a yer verdikleri için ilişki, çelişkiyi katalize etmek zorunda kalmıştır. Bu realite sadece erkek değil, kadın karakterler için de geçerlidir.
Hustruskolan’ın, Moliére’in sözü edilen eseri dışında, AndréGide’inécoledesfemmesisimli eserinin varlığını hissettirdiği bir yapım olduğunu söylemek mümkündür çünkü Bergman, Gide’in söyleminden klostrofobik atmosfer oluştururken istifade etmiştir.
Türkçeye aynı isimle çevrilen eserinde Gide, Moliére’den yüzyıllar sonra komik değil, trajik bir hatta ilerlemiştir. Trajikomiğin izini takip etmeyi önemseyen Bergman da iki yazarı da ön plana çıkarmıştır.
Bergman, FannyochAlexander’ın son filmi olduğunu, kamera arkasına artık geçmeyeceğini açıklamışsa da, sözünde duramamış, televizyon için önce Hustruskolanve ondan bir sene sonra 1984’te Efterrepetitionen (Provadan Sonra)yı çekmiştir.
Bu filmler, televizyon filmi formatında hazırlanmış olsalar da, onları sinema filmi olarak görmek ve Bergman’ın perdeyi kapatmadığını söylemek gerekir çünkü sinemada sınır tanımayan bir yönetmenin, ekranın sınırlarına itaat edeceğini beklemek, merkezde Bergman varken, bekleyeni hayal kırıklığına uğratacaktır.