Thomas Mann ve Buddenbrooklar/Bir Ailenin Çöküşü-10

28.02.2022
A+
A-

Mann’ın; buraya kadar analize tâbi tutulmaya çalışılan eserlerinin gölgesinde kalmayan,  sinemayaDeath in Venice adıyla uyarlanan Der Tod İn Venedig’in, sanatçının trajik çıkmazı üzerinde yoğunlaştığı söylenmişse de, asıl amacının, iki kurgusal karakter aracılığıyla, hem trajediyi yeniden konumlandırmak, hem de sanatçının trajedi karşısında takındığı tavrı algılamak için çaba sarf etmek olduğu vurgulanmalıdır. Zaten Mann, eserlerinde sorgulamadan önce ve daha çok algılamak için çaba sarf etmesiyle farklı bir yerde durmuştur. Onun nahif bir söyleme sahip olmasının arkasında, sözü edilen fiili önemsemesi vardır.

Birbirlerinden haberdar olduklarına dair elde bir belge bulunmasa da, Mann, bu özelliğiyle İngmar Bergman’la ortak paydada buluşturulabilir çünkü o da sert cümleleri nahifleştirerek sunmak için alın teri dökmüştür.

Yumuşatma yerine özellikle nahifleştirme fiili yeğlenmiştir çünkü iki ismin de ıskalamadıkları estetik ancak nahifliği beraberinde getirebilir.  Yumuşama ister istemez elastikiyeti ve yapaylığı çağrıştıracaktır-ki bu da, Mann ve Bergman gibi doğal ve samimi bir atmosfer oluşturmayı, idealist ve mükemmeliyetçi olmanın gölgesinde bırakmaya yanaşmayan iki ismi ilgilendirecek fiiller değildir.

Mann’ın yine Goethe’nin yörüngesini takip ettiğini gözler önüne seren eser;  yorucu ve bir o kadar da yıpratıcı bir çalışmanın ardından yolunu Venedik’e düşüren kurgusal Ünlü Yazar Aschenbach’ın, Genç Polonyalı Tadzio’nun Olağanüstü güzelliği karşısında büyülenmesini ve sonrasında yaşanan trajedi yüklü anları odağına almıştır.

Venedik, o süre zarfında bir salgına teslim olunca tutkularına yenilen Aschenbach ölme arzusuyla yanıp tutuşmaya başlamıştır.

Aschenbach özelliklerinin çoğunu Mann’dan almıştır, diğer ana karakter Tadzio’ysa, Goethe ilhamlı güzellik hatta estetiği yeniden konumlandırmak için kullandığı bir araçtır.

Venedik’te karşılaşıp Olağanüstü güzelliğiyle büyülendiği Tadzio’yu Polonya’yla, Hitler’in Polonya’ya işgalini protesto etmek için ilişkilendirmiştir. Mann, protesto fiilinden, alışılmışın dışında bir teknik kullanarak istifade ettiği için, arka plan kurcalamaya vâkıf olmayan okurun, cümlelerden böyle bir sonuç çıkarması beklenemez.

Neorealismo (Yeni Gerçekçilik) hareketinin zeminini hazırlayan Luchino Visconti eseri sinemaya uyarlarken, sözü edilen okuru da hesaba kattığı için, Mann’ın derdinin ne olduğu sorusu karşılığını fazlasıyla bulabilmiştir.

Visconti’nin bu hareketin Babası olduğu dile getirilse de,  nitelik kaygısı güden bu uyarlamanın da dâhil olduğu filmografisiyle öylesine bağ kurulmadığında, onun sadece Baba değil, Büyük olmayı da elinin tersiyle ittiği berrak bir şekilde görülebilecektir. Bu durum sadece Visconti değil, harekete doğrudan ve dolaylı destek veren yönetmenler için de geçerlidir.

İtalya’daki, Kuzey- Güney Çatışması başta olmak üzere politik gelişmelere ayna tutmakla birlikte onları irdelemekten de imtina etmeyen Neorealismo, es geçilen ayrıntılar üzerinde yoğunlaşmış ve yoğunlaşırken de estetikten, protestoyu göze sokmamak için yararlanmıştır.

Visconti’nin kendisini ve adını verdiği hareketi sigaya çekmek için programına aldığı izlenimini uyandıran Death in Venice’nin kaynağındaki Der Tod İn Venedig, ondan dokuz sene önce yayımlanan Tonio Kröger’in rahminden düşmüştür.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.