Mihemed Arif Cizrawi
Bugün Şırnak’a bağlı ilçelerden biri olan Cizre’de, yirminci yüzyılın başlarında dünyaya gelenMihemed Arif Cizrawi’yi, kendisiyle, 1934 ve 1935 arasında, Bağdat’ta EbulKelb Kampanyası çerçevesinde birçok plak kaydı gerçekleştiren, Kürd Müziği’nin ilk kadın dengbejiMeyremXan’ın erkek versiyonu olarak görmek mümkündür zira ikisi deDengbejden çok Stranbej olarak kabul görmüşlerdir.
Sözü edilen özellikleri, ikisini ortak paydada buluşturmaya yetmez. Yoğunlaştıkları türe, onlarla aynı dönemde ve onlardan sonra sahneye çıkan birçok isim, kıymetli örnekler vermişlerdir ama hem Stranbej olarak tanınmalarına rağmen etkili seslerini türler ve müzikler arası seyahate çıkarmaları, hem de modern kurgu ve dolayısıyla modernize edilmiş hayatı ellerinin tersiyle itmeleri onlardan farklı bir yerde durmalarını beraberinde getirmiştir.
MeyremXan ve Mihemed Arif Cizrawi’nin yerleri, periferiden seslenmeyi tercih ettikleri ve taşralılıktan rahatsız olmadıkları için de özeldir. Seslerinde, artık neredeyse her dile pelesenk olan Taşra Psikozu’nunesamesi okunmaz. Bu yönleriyle de, Sait Faik Hikâye Armağanı’nı 1965’te Yorgoadlı kitabıyla alan, ödülü Kâmuran Şipal’le paylaşan, bugün ismi akla hemen gelmeyen Mahmut Özay’ı hatırlatırlar.
Balkan topraklarından, bugün Aydın’a bağlı ilçelerden biri olan Nazilli’ye göçen bir ailede dünyaya gözlerini açan Özay da, doğduğu yöreyi ve dolaylarını anlatmıştır ama cümleleri Taşra Psikozu’na esir olamamıştır.
Orhan Kemal, Kemal Bilbaşar ve Ömer Polat’ın romanlarını ve Turgut Uyar’ın şiirlerini, kurulan cümlelerin müziğini hiçe saymadan okuyan okurlar ister istemez MeyremXan ve Mihemed Arif Cizrawi’ninStranlarıyla bağlantı kuracaklardır çünkü sözü edilen isimler eserlerini, çok sesli ve Can Yücel’in vurgusuyla Rengâhenk dünya özlemiyle kaleme almışlardır.
Bu manzara; Türkiye’ye özgü Toplumcu- Gerçekçi söyleme, 1970 ve özellikle 1980’lerden sonra eklemlendiklerini sananlar ve anadilleri Kürdçe olmakla birlikte metinlerini Türkçe yazan, birçoğu sırra kadem basan isimler için geçerli değildir çünkü onlar, Stran özelinde Kürd folklorunu, ulus-devlet paradigmasına yaslanarak ve oryantalizmin fasit dairesinden uzaklaşamayarak tanıma ve tanıtmaya çalışmışlardır. Dengbejlik kültüründen beslenmelerine rağmen, Yaşar Kemal ve Mehmed Uzun’un cümlelerinde de benzeri arazlarla karşılaşmak mümkündür.
Birlikte plak kaydı gerçekleştirdikleriMeyremXan’ın gölgede kalması için çaba harcamayan Mihemed Arif Cizrawi’nin seslendirdiği eserlerde erkek egemen söyleme icazet verilmemiştir. Böyle bir yolda ilerlemesinin arka planında, kendisi de bir Stranbej olan annesiEdliaXanımCizrawi’nin rahle-i tedrisinden geçmesi vardır.
Cizrawi’nin nazarındaki aşk da seslendirdiği Stranlarda olduğu gibi modernize edilmemiş veçhesiyle dinleyicinin karşısına çıkmıştır. Yazılı değil, sözlü kültürün vazgeçilmezidir.
Yiğitliğin karşılığı, hem kitabın ortasından konuşmak, hem de gözünü budaktan sakınmamaktır.
Cizrawi, toprağın kokusunu iliklerde hissettirmiştir ama bu toprak, sanıldığı gibi sadece, dünyaya gözlerini açtığı coğrafya değil, dünyanın ta kendisidir.
Politik çizgisiyle de nev’i şahsına münhasır bir Stranbej olan Mihemed Arif Cizrawi, sesini Pakistan’dan dünyaya duyurmuş NusratFateh Ali Khan ve Bozlak’ı Derrida’ya küçük dilini yutturacakmışçasına yapısöküme uğratan Çekiç Ali’nin ruh ikizidir.
Eserlerinin hakkını hakikaten teslim etmek isteyenlerin; öncelikle modern kurgunun illet ve cinnet biriktirmekten başka bir işe yaramadığını, ondan olabildiğince uzakta durmanın hayır getireceğini ve kültürün sözlüsünün yazılısından daha yaratıcı ve dinamik olduğunu kavramaları gerekmektedir.