UZMANINA SORDUK III
Çocuk Gelişimi Uzmanı Bedia Tekin yanıtladı;
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz hafta 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Gününü geride bıraktık. Bazılarımız o gün mavi giydik, bazılarımız sosyal medya hesaplarımızda paylaşımlarda bulunduk. Ancak yeterli farkındalığı oluşturduk mu? Pek de sayılmaz, zaten öyle 1 günde 10 günde oluşmaz da böyle farkındalıklar. Farklılıkları anlamak ve farkındalık oluşturmak adına bugün biz de bir adım atalım gelin otizm konuşalım. Uzmanına Sorduk konseptimizde bu yazımızın konuğu Çocuk Gelişimi Uzmanı Bedia Tekin.
- Otizm nedir? Tedavisi var mıdır? Otizmi bitiriyoruz, otizme çözüm gibi sloganların doğruluk payı nedir?
Otizm erken çocukluk döneminde ortaya çıkan nörogelişimsel bir bozukluktur. Yaşam boyu devam eder. Bilinen kesin bir tedavisi yoktur. Otizm geçici, tedavi edilebilen bir hastalık olmamakla birlikte destekleyici yöntemler ile otizmli bireylerde istenilen maksimum fonksiyonellik düzeyine ulaşmaya çalışmak daha gerçekçi bir hedef olacaktır. Bu durumda alternatif yöntemlerden söz edilebilir fakat bu alternatif yöntemler otizmi bitirmez. Hipoterapi, beslenme programları, duyu bütünleme, ergoterapi gibi uygulamaları alternatif ve destekleyici uygulamalara örnek olarak gösterebiliriz. Bu yöntemler bazı bireylerde oldukça işe yarayabilir ama kesin çözümdür, iyileştirir demek doğru bir yaklaşım değildir. Ailelerin yapması gereken doğru bir eğitimin yanında destekleyici olarak bu yöntemlerden çocuğa ya da bireye uygun olanını seçerek ilerlemek olacaktır. Bununla birlikte otizmli bireylerin topluma uyumunu sağlamak ve kişisel gelişimlerini maksimum noktaya taşıyabilmek adına erken tanı ve özel eğitim desteği azami önem taşımaktadır. Özellikle erken dönemde çok farkedilemeyen ve/veya kabullenilemeyen problemlerin ileriki dönemlerde daha büyük sorunlara sebep olabileceği göz ardı edilmemelidir.
- Genellikle otizmli bireylerde gördüğümüz dönen nesneleri izlemek, geç konuşmak, tekrar eden davranışlarda bulunulması gibi belirtiler otizmin kesin göstergesi midir?
Her takıntılı davranış, gecikmiş konuşma ya da dönen nesnelere ilgi otizm değildir. Günümüzde uyaran eksiliğinden kaynaklanan(çocuğun telefon ya da tablete bakarken çevresinde olan biteni farkında olmaması) gelişim gerilikleri ve konuşmada gecikme sıkça karşılaştığımız bir durumdur. Ekran kullanımının fazla olması çocukla yeteri kadar oyun oynamamak, iletişime geçmemek, motor becerilerin yeterince desteklenmemesi(sokak oyunlarının eksikliği) gibi durumlarda gelişimde gecikmeler görülmektedir.
- Otizmin ayırt edici tanıları nelerdir?
İletişime geçmede güçlük, göz temasından kaçınma, dokunmaya, seslere, kokulara, tatlara karşı hassasiyet var ise bunun yanında taklit becerileri ve konuşmada gecikme var ise otizmden şüphelenip bir uzmana başvurulmalıdır.
- Şuan televizyonlarda izlediğimiz ya da sosyal medyada karşımıza çıkabilen otizm spektrum bozukluğuna sahip bireyleri gören ebeveynler acaba benim çocuğum da “mucize doktor” olabilir mi sorusuna cevap bulmaya çalışıyor. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Otizm spektrum bozukluğu aslında çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Her bireyde olduğu gibi otizmli bireylerde de bireysel farklılıklar söz konusudur. Olumlu aile ve çevre tutumu, iyi bir eğitim ile otizme sahip bireyler de çok güzel yerlere gelebilir. Fakat çoklu engel grubunda yer alanlar ile ağır düzeyde seyreden otizmde bu durum farklılık gösterecektir.
- Otizmli bireylerin toplum içinde yaşadığı sıkıntılar ve ailelerin karşılaştığı zorluklar nelerdir?
Otizmli bireylerin kaynaştırma sınıflarında, diğer çocuklarla eğitim alması kendilerini farklı ve dışlanmış hissetmelerine sebebiyet verebilmektedir. Bununla birlikte otizmli çocukların toplumda hastalıklı olarak algılanması bu sebeple gerek sosyal hayatta gerekse aile çevresinde hor görülmesi hatta daha ileri noktalarda bu hastalık algısının öyle ciddi bir noktaya gelerek diğer ebeveynlerin hastalığın kendi çocuklarına bulaşmasından endişe etmesi gibi uç noktalara gelebilen bir toplumsal hatalar silsilesinden bahsetmek mümkün.
Bu noktada toplumsal bilinçlenmeyi artırmak adına ailelere ve özel eğitim alanında çalışan uzman kişilere büyük görev düşmektedir. Otizm spektrum bozukluğunun bir hastalık değil yapısal bir farklılık olduğunu dışlamak yerine kucak açmanın doğru olacağını anlatmak gerekmektedir. Atılacak küçük adımlar bile bu bireylerin toplumsal hayata daha kolay uyum sağlamasına adına önemli girişimler olacaktır.