Ölünün arkasından konuşan, tazminat ödeyecek
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir ilke imza atarak, ölen kişinin arkasından hakaret sayılabilecek şekilde konuşanların, ölen kişinin mirasçılarına manevi tazminat ödemesine hükmetti. A.A., devlet memuru olarak çalışan N.A.’ya hakaret ettiği gerekçesiyle 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce suçlu bulundu.
Bursa’da mahkeme süreci devam eden N.A., geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. N. A.’nın ailesi, yakınlarını kaybetmenin acısını yaşarken, A.A., iddiaya göre sosyal paylaşım sitesinden, N.A.’yı kastederek, “Cenabı Allah’ın sopası yoktur, alma masumun ahını elbette çıkar. Sıra öbür mikroplarda” ifadesini kullandı.
Yazılanları okuyan acılı aile 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Aile, manevî değerlerine saldırıldığını, onarılmaz ve tarif edilmez derecede incindiklerini, psikolojilerinin davalının söylemlerini öğrenmekle bir kez daha alt üst olduğunu, acılarının daha da sarsıcı bir hâl aldığını ileri sürdü. Davacı aile, toplam 7 bin liralık manevî tazminat talep etti.
‘Kınama’ kararı verilmişti
Mahkemede savunma yapan davalı A.A., davaya konu edilen yazıların, tarafından yazıldığını ortaya koyabilecek somut verilerin sunulmadığını, merhuma karşı bir husumeti bulunmadığı gibi merhumun sağlığında kendisine husumetinin devam ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi. 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın kabulüne hükmetti. Kararı davalı temyiz edince devreye giren Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, ‘mikrop’ ifadesine verilen manevî tazminat cezasını ağır bularak, mahkemenin yakışıksız sözler sebebiyle ‘kınama‘ ile yetinmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozdu.
‘Kınama yeterli olmayacaktır’
Ölenin arkasından sarf edilen sözlerin yol açtığı manevî zararın ayıplanma ile giderilemeyeceğine dikkat çeken 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, yeniden yapılan yargılamada ilk kararında direndi. Kararı davalı temyiz edince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Kurul üyeleri, şeref ve haysiyete yönelik saldırıların kişinin ölümü sonrasında gerçekleşirse ölenin kişilik hakkının ihlal edildiğinin söylenemeyeceğini, ancak ölenin şeref ve haysiyetine yönelen saldırıların onun yakınlarının kişilik hakkına saldırı teşkil edeceğine dikkat çekti. Emsal kararda şöyle denildi:
“Mûrisin (miras bırakanın) trafik kazası sonucu ölümünden iki gün sonra davalının ‘Cenab-ı Allah’ın sopası yoktur, alma masumun ahını elbet çıkar, daha temizlendi, sıra öbür mikroplarda’ şeklinde paylaşımda bulunduğu hususu uyuşmazlık dışıdır. Davacılar mûrisinin ölümü sonrasında davalı tarafça internet ortamında paylaşılan bu sözlerin özellikle kullanılan ‘mikrop’ kelimesi dikkate alındığında küçük düşürücü ve incitici olduğu kuşkusuz olduğu gibi; olayın oluş şekli, söylenen sözlerin içeriği ve tarafların durumu birlikte değerlendirildiğinde bu sözlerin nezâkete aykırı sözler olarak kabulü mümkün görülmediğinden kınama ile yetinilmesi uygun düşmeyecektir”
‘Manevi tazminata hükmedilmesi isabetlidir’
Emsal kararda, hayatını kaybeden kişinin haysiyetine yönelen saldırıların, onun yakınlarının kişilik hakkına saldırı teşkil edeceği belirlenerek, ölen kişinin yakınları kastedilerek “Türk Medenî Kanununun 25. maddesinde belirtilen davaları açabileceğinden, mahkemece davacılar lehine manevî tazminata hükmedilmesi isabetlidir. Hâl böyle olunca; mahallî mahkemece yukarıda açılanan hususlara değinilerek verilen direnme kararı usûl ve yasaya uygun olup, yerindedir” denildi.
Kararda ayrıca şu ifadelere yer verildi:
“Ne var ki, özel dairece tazminat miktarı yönünden bir inceleme yapılmadığından, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesi gerekir. Davalı vekilinin kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığına yönelik temyiz talebinin hukukî yarar yokluğundan reddine, diğer temyiz itirazlarının reddi ile direnme uygun olduğundan, davalı vekilinin hükmedilen tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.”