Yavuz Top

17.11.2021
A+
A-

Söz; Alevi- Bektaşi ve Türk Halk Müziği formlarının çok sesli boyuta ulaştırılmasından açıldığında akla gelmesi gereken ilk isim Yavuz Top’tur. Gerçi, onunla birlikte, yıllar önceMuhabbet Serisi’ne imza atan Arif Sağ ve Musa Eroğlu başta olmak üzere birçok enstrümanist,  bu yönde sağlıklı adımlar atmıştır ama Yavuz Top’u onlardan teoriyi daha fazla önemsemesi ayırmıştır.

Enstrümanist değil, çok yönlü sanatçı olma ve öyle kalma adına nefes alıp veren, kendisini herkese beğendirme kaygısından olabildiğince uzak duran Yavuz Top; Halk Müziği Kontrbası, Halk Müziği Çellosu, Yaylı Kopuz, Iklığgibi  enstrümanları gün yüzüne çıkararak sözü edilen müzik formlarının zenginleşmesini sağlamıştır.

Enstrümanına ve dolayısıyla sesine odaklananı, edep erkân mahrumiyetinin geçer akçe olmadığı bir atmosfere taşıyan ve taşıdığı mekânda layıkıyla ağırlayan, herhangi bir şairin veya halk bilimcisinin değil, Anadolu’nun her noktasına sinen geleneğin izini takip eden Yavuz Top, modern kurguyu kapı dışarı etmemesi ve onun otantikle yarışmaması için gayret sarf etmesiyle de farklı bir yerde durmaktadır

Bereketli Topraklar Üzerinde, Güneşe Köprü, Hasan Boğuldu, Düşman, Hasan Dağı ve Zalim Avcıadlısinema filmlerine nota nakışlayan Yavuz Top, nitelikten taviz vermeyen müziğin, sinema filminin izleyiciyi kendisine düğümlemesinde oyuncularla başrolü üstleneceğinin altını çizmiştir.

Derlemeyle yetinmeyen, sözünü yazdığı ve notaya aldığı birçok türküsü de kitleselleşen, bu çalışmalarda, türküyle, deyiş ve semahın birbirleriyle karıştırılmamaları bilinciyle yoğunlaşan Yavuz Top, söz yazılan ve bestelenen her türkünün, bu formu deforme etmeyeceğini gözler önüne sermiştir.

Yavuz Top, Alevi- Bektaşi kültürünün içinden gelse de, içeriden eleştiri getirmeyi ihmal etmemiş, merkeze mezhebi oturtarak insanları birbirlerine düşürenlerle mücadele etmiştir.

Neoliberal düzeneğin bir dediğini ikiletmeyenlerin, zehirli mantar gibi çoğaldığı Türkiye’de, düzeneğin anlayışı gereği; mezhepler de, GuyDebord’un kitabına yakıştırdığı isimle, Gösteri Toplumu’nun malzemesi olmaktan kurtulamamış, ehliyetli olmayan isimler, birçok meselede olduğu gibi mezhep meselesini de, her yerinden yapaylık akan gündeme taşımaktan imtina etmemişlerdir. Yavuz Top, o gündemin uzağındadır çünkü hem Türkiye’de bir toplum değil, yığın olduğunun, hem de cahille sohbetin baş ağrıtmaktan başka bir işe yaramayacağının farkındadır.

Tanınmakla her taşın altından çıkmayı birbirine karıştırmayan Yavuz Top’un teoriyi pratiğin gölgesinde bırakmak istememesi, entelektüel birikimi önemseyenlerin bile teorik sığlıkla yüzgöz olmaktan kurtulamadıkları Türkiye’de adının sıklıkla yâd edilmesini engellemiştir. Hız Çağı gibi uydurma başlıkları umursamadığı için, birilerinin unutması onu üzmemektedir çünkü o herkes değil, özümseyen için ter dökmüştür.

Yavuz Top’u; okurlarına, İnsan ve “Herkes” başlıklı bir mücevher hediye eden José Ortega y Gasset’yle ortak paydada buluşturmak mümkündür çünkü Gasset de Yavuz Top gibi herkesin hiçbir kimseye eşit olduğunu ve herkesi hesaba katan işin hiç kimseye ulaşmayacağına inanmıştır.

Tırnak içine alınmamış herkesin ne diyeceğine sabitlenerek hayatını anlamlandırdığını sanan, yanında Gasset ve Yavuz Top’u bulamayacaktır çünkü onların hayatını belirleyen simülasyon değil, hakikattir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.